ISPARTA ECZACI ODASI

SGK’NIN GÜCÜ ECZACININ BİRLİKTELİĞİNİ BÖLMEYE YETMEZ (TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ VE 51 BÖLGE ECZA


SGK BİLMELİDİR Kİ!

 

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, 02/12/2009 tarihinde bir açıklama yayınlayarak eczanelerin zarar ederek kapanmayacağını, aksine sektörle birlikte eczacıların da büyüdüğünü, adeta alanda hiçbir sorun olmadığını, bizim boşu boşuna endişeye kapıldığımızı ileri sürmekte, “küçük bir kar düşüşü nedeniyle” eczanelerimizi kapattığımızı iddia ederek, meslek onurumuzla oynamaktadır. Biz “feda edecek tek bir eczanemiz yok” derken, SGK, sadece dokuz eczanenin batacağını ileri sürmektedir.

 

SGK Rakam Savaşına Girmesin!

 

Sosyal Güvenlik Kurumu hazırladığı ve 18 Eylül’de yayınlanan mevzuat ile, 1.8 milyar TL tasarruf yapayım derken, 3.3 milyar TL tasarrufa yanlışlıkla imza atmış bir kurumdur. Bu nedenle de, 24.000 eczacının ilaç sektöründen aldığı payın 3.6 milyar TL olduğunu, bütün bu tasarruf tedbirleriyle bu payın tam 815 milyon TL küçüleceğini söylemek zorundayız. İşte bu küçülmenin “sadece yüzde 1.2” olduğunu hesaplayan da yine SGK’dır. 

 

SGK Eczane Sayısını Bilmez!

 

Türk Eczacıları Birliği, halk eczacılarının zorunlu, kamu eczacılarının gönüllü üye olduğu Anayasal bir kuruluştur. Bir eczacı, eczane açmak için Odalarımıza kayıt yaptırmak zorundadır. Bu eczacıların ruhsatlarını da Sağlık Bakanlığı vermektedir. Ama bir eczane SGK ile anlaşmalı olmak zorunda değildir. O nedenle, SGK’nın kendi kayıtlarından yola çıkarak eczane sayısı, hangi il ve ilçede kaç tane eczane olduğu gibi bilgilere ulaşabilmesi mümkün değildir. Bu bilgi, sadece ve sadece Birliğimizde ve Sağlık Bakanlığı’nda mevcuttur.

 

SGK İsteyerek Eczacıya Hiçbir Şey Vermez!

 

Düşük cirolu eczane sorunu yeni bir sorun değildir. Kamuoyunun da bildiği üzere bu eczanelerimizi korumak için Birliğimiz başta SGK olmak üzere bürokrasiye karşı son beş yıldır mücadele etmektedir. SGK’nın geçtiğimiz dönemde düşük cirolu eczaneler lehine “yaptığı” (!) iyileştirmelerin birincisi, biz 30 Haziran gecesi tüm Türkiye’deki eczanelerimize “Kapalıyız” afişlerini astıktan sonra, ikincisi ise 1 Ocak günü SGK ile yaptığımız sözleşmeyi feshedeceğimize dair ihtar gönderildikten sonra yapılmıştır.

 

Mücadelemiz sonucunda kazandığımız bu iyileştirmeye rağmen SGK’nın kendi verilerine göre, bu “korudukları” düşük cirolu eczanelerin sayısı 2008 yılında 8500’den 2009’da 12.511’e çıkmıştır. TEB verilerine göre, sadece geçen yıl kapanan eczane sayısı da 650 değil, 775’tir. Son beş yılda her yıl 650 eczanenin kapandığı doğru sayılsa bile, beş yıl öncesinde bu sayının 50 civarında olduğu da unutulmamalıdır. Her yıl 1050 yeni eczane açılmasının sorumlusu ise, son on yılda 7 olan eczacılık fakültesi sayısını 17’ye çıkartanlardır.

 

Sosyal Duyarlılık SGK’nın Kapsama Alanı Dışındadır!

 

SGK’nın, hastalarımızın ilaca erişimindeki zorlukları kaldırdığı, bu düzenlemelerle hasta mağduriyetine son verdiği ise, son birkaç yıldır herhangi bir eczaneye giren herhangi bir hastanın şaşkınlıkla karşılayacağı bir ifadedir. Çünkü eczanelerimizde çalışmayan ve hastalarımızın beklemesine neden olan SGK’nın reçete onay sistemidir. Hastalarımız bir gün aldıkları ilacı ertesi gün SGK’nın ödemediğini eczanelerimizde öğrenmektedir. Her gün artan ilaç fiyat farkları, muayene ücretleri, “SGK Acil Şifalar Diler” yazısıyla biten reçete dökümüne kötü bir şaka izlenimi vermektedir. Bu nedenle, ne giderilen bir mağduriyet söz konusudur, ne de SGK’nın biz eczacılara öğreteceği bir sosyal duyarlılık dersi olabilir.  

 

İlaç Sanayi ile Mutabık Kaldıysanız Bedeli Onlar Ödesin!

 

SGK bu düzenlemelerle eczanelere yönelik doğrudan bir müdahale yapılmadığını ileri sürmekte, ilaç şirketleri ile tasarruf konusunda mutabık olduklarını ifade etmektedir. Bizim de sürecin başından beri ifade ettiğimiz olgu budur: Eczacının geliri doğrudan ilaç fiyatlarına bağlıdır ve böyle olmaktan çıkartılmalıdır. Dolayısıyla bu müdahale de doğrudan bir müdahaledir; eczacının mesleğine, emeğine, geleceğine yönelmiştir. Hem de daha önce yaşananlardan çok daha radikal bir müdahaledir. SGK bu küçülme konusunda kiminle mutabık kaldıysa, bedeli de onlardan tahsil etmelidir. Açık olan şudur; eczacıyı bir gecede üçte bir oranında eritirken eczacının meslek örgütüyle mutabık kalınan bir konu yoktur; 7.000 eczanemizi kaybetmek anlamına gelen herhangi bir uygulamada SGK’yla mutabık kalmamız söz konusu bile değildir.

 

SGK’nın Gücü Eczacıyı Bölmeye Yetmez!

 

SGK, 4 Aralık’ta eczanelerin kepenklerini indirecek eczanelere bir gözdağı vermeye ve tüm Türkiye’de örgütlü 51 eczacı odamızı “emeği geçen ve geçmeyen odalar” olarak bölmeye çalışmaktadır. 4 yıllık bir tarihi olan SGK, 54 yıllık meslek örgütü tarihimizde nasıl bir araya geldiğimizi, kaç kez kenetlendiğimizi bir kez daha sınamak istiyorsa, 4 Aralık günü ona bir fırsat vereceğiz. Ama sosyal duyarlılıktan bahsedenler bilmelidir ki, politikalar sınama-yanılma yoluyla değil, ilkeler, adalet ve katılım yoluyla oluşturulmalıdır.

 

Eczacı Sağlık Çalışanıdır!

 

Eczacı bir sağlık çalışanıdır. 4 Aralık günü de Eczacılık Yemini’nin gerektirdiği şey neyse onu yapacak, hastalarımızın mağdur olmasına izin vermeyecektir. Eczacı bunu, hastalarımızın uzun vadede mağdur olmaması için yapacaktır. 7.000 halk eczanesini piyasanın insafına terk edenler, eczacının kamuya sağlık hizmeti verdiğini bugün değil, her zaman hatırlamalıdır.

 

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ VE

4 ARALIK KAPATMA EYLEMİNDE “EMEĞİ GEÇEN” TÜM ECZACI ODALARI